CHP’de bitmeyen ihanet kavgasında gerçek suçlu kim?

CHP’de kurultay davası öncesi yaşanan “mutlak butlan” krizi, 12 Mart 1971 muhtırasının ardından İsmet İnönü ile Bülent Ecevit arasında yaşanan tarihi kopuşu yeniden hatırlattı. Bugünkü kriz, geçmişte olduğu gibi partide baba-oğul çatışmalarını andıran bir hesaplaşmayı ortaya koyarken, karar sürecinin CHP’yi nasıl bir yola sürükleyeceği merak konusu oldu.

12 Mart 1971 tarihinde ordu yeniden siyasete müdahil olmaya karar verdi.

Bu durum CHP tabanında heyecan yarattı; çünkü Adnan Menderes devrildikten sonra ordunun tüm desteğine rağmen iktidarı elde tutmayı başaramamışlardı.

1969 Genel Seçimlerinde Adalet Partisi %52 gibi bir oyla yeniden iktidara gelmişti ve demokratik yollardan hükümeti devirmek hiç de kolay değildi.

Ayrıca hükümet her geçen gün 1960 Darbesini eleştiriyor ve hatta bazı Adalet Partililer kamuoyuna açık yerlerde Cuntacıların yargılanması gerektiğini belirtiyordu.

CHP’de bitmeyen ihanet kavgasında gerçek suçlu kim?

Nihayet Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç, KKK Orgeneral Faruk Gürler, DKK Orgeneral Celal Eyiceoğlu, HKK Org. Muhsin Batur isimli cuntacılar bir bildiri yayınlayarak şunları söyleyecekti;

“1) Meclis ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatlarıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk'ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür.,

2) Türk milletinin ve sinesinden çıkan Silahlı Kuvvetleri'nin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partiler üstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.

3) Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri kanunların kendisine vermiş olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. Bilgilerinize…”

Gözler bu bildiriden sonra CHP’ye çevrilmiş, tüm kamuoyu 1960’da Halk Partisinin düştüğü hatayı tekrarlamamasını bekliyordu; ama İnönü cuntacılara güller saçarak partisini yeniden antidemokratik yollara sürükleyecekti.

Cuntacılar hükümeti düşürdükten sonra iktidarı ele alma görevini bir CHP vekili olan Nihat Erim’e tevdi etti.

Lakin bu kadarı CHP için bile fazlaydı.

CHP’de bitmeyen ihanet kavgasında gerçek suçlu kim? - Resim : 2

Nihayet yenilikçiler olarak adlandırılan gençler Bülent Ecevit’in öncülüğünde Ebedi Şef’e isyan bayrağı açtılar.

O dönemde bu huruç hareketi “Oğullar Babalarına karşı” söylemi ile romantize edildi.

CHP’de bitmeyen ihanet kavgasında gerçek suçlu kim? - Resim : 3

Yenilikçiler, İnönü’den darbeyi eleştiren bir açıklama beklerken Milli Şefleri şu sözlerle isyan ateşini harlayacak ve Nihat Erim’e sahip çıkacaktı:

“Türkiye gibi, dünyanın ortasında harbe ve sulhe her an karışabilir bir memleket ve devlet, hükümetsiz, anarşi içinde başıboş bırakılırsa, onun siyasetçileri hiçbir sorumluluk taşmaksızın selamete götürmekle mükellef oldukları milletin ve devletin kaderini meçhullere kaptırmış olurlar. Böyle bir sorumluluğu üzerimize almadık. Cumhurbaşkanının davetine olumlu cevap vermek fikrindeyiz. Partiler üstü bir hükümet teşekkül etsin, asayiş korunsun, reformlar yapılsın, sonunda mümkün olan en kısa seçimlere gidilsin. Bu suretle demokratik rejim kısa zamanda avdet etmiş olur. Takip ettiğimiz politika budur. Bu normal bir politikadır. Memleket sorumluluğunu daima göz önünde tutmuş olan büyük bir partinin hassasiyetine yakışır bir politikadır.”

CHP’de bitmeyen ihanet kavgasında gerçek suçlu kim? - Resim : 4

Ecevit partinin iki numaralı koltuğunda oturmasına rağmen şu açıklamayı yapacaktı;

“Ben CHP’nin halk iradesi dışında yollardan iktidara gelmesine veya gelmiş gibi görünmesine razı olamam. Eğer hükümete katılmama kararı alınabilseydi belki bazı şeyler kurtarılabilirdi. Fakat sayın genel başkanım öyle düşünmüyor.”

Bu gerilimden hemen sonra gençler rüştünü ispat etmek için bir Tüzük Kurultayı yaparak İnönü listelerini mağlup etmeyi başardılar. İnönü, partiyi yıpratmamak adına kısa bir telgrafla genel başkanlıktan çekildiğini açıkladı;

“CHP Merkez Yönetim Kurulu Başkanlığı’na CHP Beşinci Olağanüstü Kurultayının 7 Mayıs 1972 toplantısında verdiği karar sonucu olarak CHP genel başkanlığından çekildim. Tüzüğün 28. Maddesinin gerektirdiği işlemin kurulunuzca yapılması için saygılarımla arz ederim.

 İsmet İnönü”

CHP’de bitmeyen ihanet kavgasında gerçek suçlu kim? - Resim : 5

Oğullar babalara ihanet etti, ya şimdi?

2023 yılında CHP’de kongre süreci başladığında CHP eski Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP tarihini yakinen biliyordu.

İnönü’nün düştüğü duruma düşmemek adına yenilikçilerle diyalog kapısını açık tuttu. Evvela isyanın başı olan Ekrem İmamoğlu’na Divan Başkanlığı görevini teklif etti.

Kılıçdaroğlu’nun karşısında onun Cumhurbaşkanı adayı olması için adeta yeri göğü yıkan Özgür Özel bulunuyordu ve bu kez Genel Başkanına yönelttiği en büyük eleştiri “Neden Cumhurbaşkanı adayı oldun?” sorusuydu.

Lakin Kılıçdaroğlu’nun iyi niyeti en büyük hatası olacaktı.

Divan Başkanının “Yenilikçiler” kadrosunun başındaki kişi olması seçimleri demokratik bir yarıştan çıkartarak adeta bir Pazar yerine çevirecekti.

İkna yöntemleri bugün savcılığın konusu olması hasebiyle bu konuya daha fazla girmeyeceğiz; ama Ecevit’in yolundan gittiğini iddia eden yenilikçiler Genel Başkanlarına adeta bir kumpas kurarak iktidardan indirecekti.

CHP’de bitmeyen ihanet kavgasında gerçek suçlu kim? - Resim : 6

Kılıçdaroğlu’nun en büyük hatası ise seçimi kazanacağına olan mutlak inançtı. Nasılsa cepte olan bir koltuk olarak gördüğü Genel Başkanlıktan ziyade sonrasında oluşacak atmosferi yönetmeye odaklanmıştı. Evvela Cumhurbaşkanı Erdoğan karşısında alınan ağır mağlubiyet sonrası tüm dengeler bozulmuştu. Sabık lider için masayı yeniden kurmak Kurultay’dan daha önemliydi; ama bu konuya o kadar odaklanmıştı ki masa altında yürütülen pazarlıkların ve antidemokratik yöntemlerin kendisini içerden nasıl kuşattığını göremedi bile.

Şimdi, mutlak butlan; Türkiye’nin en eski partisinin en önemli gündemi. Peki; İhanetler zincirinin CHP’yi sürüklediği kayyum riski nedir ve hangi senaryolar yaşanabilir?

CHP’de bitmeyen ihanet kavgasında gerçek suçlu kim? - Resim : 7

Mutlak butlan örnekleri ve sebepleri

Öncelikle kamuoyunun karıştırdığı konu butlan meselesi parti kapatma süreçleri ile karıştırılıyor olmasıdır.

Butlanın söz konusu olması için ortada adi bir suç olması gerekir. Şaibe gibi bir iddia güçlü bir şekilde delillendirilirse bir tedbir kararıyla mahkeme alınan sonuçları hükümsüz kılabilir. Bu noktada YSK veya Anayasa Mahkemesi gibi kurumların müdahalesi söz konusu değildir.

Çoğunlukla mutlak butlan kararını evlilik gibi medeni kanun ya da şirket genel kurullarındaki şaibelerden bilmekteyiz. Dolayısıyla yabancı olduğumuz bu kavramda siyasi parti sistemi için de işletilir mi bilinmez; ama iyi niyet belirleyici faktördür.

Mesela bir evlilikte boşanmış bir kişi, henüz mutlak bir butlanla nikahı son bulmamasına rağmen evlenmiş olduğunu farz edelim. Yeni eş bu durumdan haberdar değilse hukuka göre bu evlilikte mutlak butlan çıkmayabilir.

Bu şekilde düşündüğümüzde Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemi çok kritikti. Eğer çıkıp kongrede bir şaibe olduğunu düşünmüyorum, genel başkanın arkasındayım deseydi. Teşbihte hata olmaz, Sayın Özgür Özel’in CHP ile olan nikahı düşmesinin önü tamamen kapanacaktı. Lakin Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yapmayarak herhangi bir iyi niyet olmadığını kendisine şaibeli bir şekilde Kurultay kumpasının kurulduğu hal ile yargıya bildiriyordu.

Özetle oğullar babalarına ihanet etti, babalar ise oğullarını affetmedi. İki taraf da karşılıklı birbirini ihanetle suçluyor. Elbette durum hükümetin ve Ak Parti’nin lehinedir; ama kavgayı muhalefet başlattı, yargıya muhalefet üyeleri götürdü. Ve kararı da mahkeme verecek, Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan belki her gün miting yapsa CHP’ye karşı yürütemeyeceği propagandayı parti mekanizmaları kendi eliyle üretti. Öte taraftan bu durum siyaseten hükümetin hanesine artı yazdırıyor olması iktidarı suçlu yapmaz. Bir kişinin saçı başı dağılmış, üstü başı kir pas içindeyse aynaya kızması ne kadar mantıklıysa “Mutlak Butlan” sürecinde muhalefetin hali pür melali ayni ile vaki.

Mehmed Mazlum Çelik

GÜNÜN VİDEOSU

Denetimden kaçarken yakalandı, polis gelince namaza durdu! Namaz sonrası 23 bin TL ceza yedi...

Nevşehir'de 3 tekerlekli motosikletiyle polisten kaçmaya çalışan Suriye uyruklu Feyyaz Alabed, yakalanınca yere oturup namaza başladı. Trafik ekipleri ise namazı bitene kadar bekleyip ardından 23 bin 11 TL para cezası kesti. O anlar çevredeki vatandaşlarca şaşkınlıkla izlendi.

OSZAR »